Koşukavak Yöresi Kültür ve Dayanışma Derneği

Koşukavaklıların buluştuğu yer...

Bulgaristan Türkleri

Balkanlar’da Soydaşlarımızın Maruz Kaldığı İnsan Hakları İhlalleri - Bulgaristan ve Batı Trakya’daki Türklerin Maruz Kaldığı İnsan Hakları İhlalleri

Makale Dizini

2. Bulgaristan ve Batı Trakya’daki Türklerin Maruz Kaldığı İnsan Hakları İhlalleri

     Bu katliam ve mezalimlerin yanı sıra, özellikle Bulgaristan ve Batı Trakya’daki Türk azınlığa yönelik sistematik olarak asimilasyon ve baskı politikaları izlenmiş; bu ülkelerdeki Türklerin anavatan Türkiye’ye göçleri teşvik edilmiştir. Söz konusu durum, Yugoslavya’da da kendisini göstermiştir. Yugoslavya ile imzalanan Serbest Göç Antlaşması ile 1953-1967 yılları arasında 175.392 kişi ekonomik, sosyal, dini ve milli sebeplerden dolayı Türkiye’ye göç etmiştir.   

- Bulgaristan’da yaşanan insan hakları ihlallerine bakacak olursak;

     Bulgaristan Türklerinin; Bulgar Devleti’nin değişik dönemlerde, ancak genellikle aynı metotları kullanarak izlediği asimilasyon politikalarına maruz kaldığı görülmektedir. Yine Bulgaristan’daki Türk azınlık için göç olgusu değişmeyen kader haline gelmiştir.

     * 1951 yılında, Türkiye’nin Kore’ye asker göndermesine misilleme olarak Moskova’dan yönlendirilen ve Sofya’dan izlenen politika sonucu 154.000 Bulgaristan Türkü Türkiye’ye göç ettirilmiştir.

     * Bulgaristan Türkleri nüfus sayısı itibariyle diğer Balkan Türklerinin toplamından fazla olmakla birlikte; Bulgaristan’ın demografik dengelerini tehdit eder bir düzeydedir. Bu kapsamda, özellikle komünist dönem Bulgaristan’ında Türk azınlığın değişik periyotlarda Türkiye’ye göç ettirilmesi temel politika olarak belirlenmiştir. 1968 yılında Türkiye ve Bulgaristan arasında imzalanan Göç Antlaşması’yla 1978 yılına kadar 130.000 kişi Türkiye’ye göç etmiştir.  

     * Bunun yanı sıra; Bulgar yetkililer, ülkedeki Türk ve Müslüman grupların etnik kimliğini ortadan kaldırmaya yönelik politikalar izlemiştir. 1972-74 yılları arasında Pomakların, 1981’de ise Romanların isimleri zorla değiştirilmiştir. Söz konusu uygulama 1984 yılından itibaren Türkler üzerinde tatbik edilmiştir. Soğuk Savaş dönemi Bulgaristan Türkleri açısından en karanlık yıllar olmuştur, denebilir. Bu dönemde Bulgaristan’daki Türk azınlık, sistematik bir Bulgarlaştırma politikasına maruz bırakılmışlardır: Türklerin isimleri Bulgar isimleriyle değiştirilmiş; dini vecibelerin yerine getirilmesi engellenmiş; komünizm gerekçesiyle camilerin kapılarına kilit vurulmuş; Türklerin yoğun olarak yaşadığı yerlere yatırım yapılmamış; Türkçe konuşanlar para cezasına çarptırılmış; Türkçe eğitim tamamen ortadan kaldırılmış ve bütün bu uygulamalara itiraz edip başkaldıranlar ise, türlü işkencelere maruz kalmış ve Belene’deki toplama kampına gönderilmiştir.

     Bulgaristan bu uygulamalarıyla Türk azınlığın haklarını garanti altına alan ikili antlaşmaların yanı sıra Birleşmiş Milletler Kurucu Antlaşması, Jenosit Sözleşmesi, Irk Ayrımını Bütün Şekilleri ile Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Sözleşme, Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Sözleşme, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklara İlişkin Sözleşme, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Helsinki Nihai Senedi gibi taraf olduğu birçok antlaşmayı da çiğnemiştir.

     Bütün bunların sonucunda 1989 yılında 350.000 Bulgaristan Türkü Türkiye’ye göç etmiştir. 89 Göçü, 2. Dünya Savaşı sonrası kıta Avrupa’sında gerçekleşen en büyük kitlesel göç hareketi olma özelliğine sahiptir.

     (Son 20 yıl içerisinde, Avrupa’da insan hakları ihlalleri anlamında yaşanan yüz kızartıcı olayların Türkler ve Müslümanlar üzerinde kendisini göstermesi manidardır! )

     Soğuk Savaş döneminin bitimiyle birlikte, Bulgaristan’ın siyasal sisteminde meydana gelen değişimle birlikte, Türkler partileşme sürecine gitmiş ve azınlık haklarını demokratik yollardan elde etme yolunu seçmiştir. Komünist döneme göre hayli iyi bir durumda bulunan Bulgaristan Türkleri yine de belli başlı bir takım sorunlarla karşı karşıya bulunmaktadır.

  • Anayasal Tanımlama: Mevcut Bulgaristan Anayasası’nın 36/2. maddesinde Türk azınlık yerine “Anadili Bulgarca Olmayan Vatandaşlar” ifadesi bulunmaktadır. Hâlbuki Türk azınlık, ikili ve uluslar arası antlaşmalar itibariyle Türk azınlık olarak tanımlanmaktadır. Bu etnik kimliğin, hukuksal inkârıdır.
  • Türkçe Eğitim: Türkçe’nin 1999 yılında kabul edilen bir kanunla halen mecburi seçmeli ders statüsünde haftada 4 saat olduğu görülmektedir. Türkçe’nin Türk azınlık için zorunlu ders olması şarttır. Türkçe ders kitabı konusunda da pek çok sıkıntı yaşanmaktadır. Azınlık için yeni ders kitabı basılmadığı gibi, konuyla ilgili Türkiye’nin katkıları da sekteye uğratılmaktadır.
  • Türkçe Yayın: Türkçe basın ve yayın faaliyetlerinin son derece geri kaldığı görülmektedir.  Bulgar Devleti’nin yayın organları tarafından gerçekleştirilen Türkçe TV ve radyo program yayınlarının son derece yetersiz kaldığı gözlemlenmektedir. Buna rağmen, günde 10 dakika olarak yayınlanan Türkçe TV yayınının, ülke genelinde başlatılan geniş bir kampanya ile kaldırılması istenmektedir.    
  • Ekonomik Sorunlar:  Özellikle Türk nüfusun yoğun olarak yaşadığı bölgelerde yatırımların yapılmaması, azınlık mensupları arasındaki işsizlik oranının yaygınlaşması ve bunlara çözüm olabilecek girişimlerin enlenmek istenmesi bu kapsamda verilebilecek olan örneklerdir.
  • Makamsal Sorunlar: Türk azınlık gerek yerelde gerek genel siyasette temsil açısından sıkıntı yaşamasa da kamu personeli olma hususunda birçok engelle karşılaşmaktadır. Özellikle ordu kategorisinde Türklere fırsat tanınmadığı ve yeterince temsil edilemedikleri görülmektedir.
  • Dini Sorunlar: Osmanlı döneminden kalma vakıflar sorunu, günümüzde halen mevcuttur.  Öte yandan, Türkçe öğretmen konusundaki yetersizlik, Müslüman din adamı konusunda da kendisini göstermektedir.
  • Etnik Ayrıştırma Faaliyetleri ve Kültürel Mirasa Saldırılar: Bulgaristan’da Türk azınlığın ötekileştirilmeye çalışıldığı etnik bir ayrıştırma süreci yaşanmaktadır. Bu süreci milliyetçi ve popülist söylemleri olan gruplar yönlendirirken; Bulgaristan’daki Türk-İslam kültür mirasına da son dönemde provakatif saldırılar düzenlenmektedir. Yakılan camiler, Osmanlı’dan kalma çeşmelere verilen tahribat, Türk bayrağına çirkin saldırılar gibi bir dizi eylem etnik ayrıştırma sürecinin ciddiyetini ortaya koymaktadır.

     Bulgaristan Türklerinin maruz kaldığı bütün bu ihlaller AB üyesi bir ülkede yaşanmaktadır. Ne var ki, bu ihlallerin yaşandığı tek AB üyesi ülke Bulgaristan değildir. Yunanistan’da bulunan Batı Trakya’daki Türkler de benzeri sorunları yaşamaktadır.

M.K. Atatürk

"Muhacirler kaybedilmiş topraklarımızın milli hatıralarıdır."

"Balkan milletleri içtimai ve siyasi ne çehre arz ederlerse etsinler, onların Orta Asya'dan gelmiş aynı kandan,

yakın soylardan müşterek cedleri olduğunu unutmamak lazımdır."

M.K. Atatürk

Göçmen Kızıyım

Ece Naz Sönmez
''Ben Bir Göçmen Kızıyım''

Koşukavak Çamları

Ziyaretçi Sayısı

01.04.2009 tarihinden itibaren gelen ziyaretçi sayısı.
104965
BugünBugün33
DünDün186
Bu HaftaBu Hafta1264
Bu AyBu Ay5898
ToplamToplam1049654
Online Ziyaretçi: 1

Copyright © 2009-2017. Koşukavak Yöresi Kültür ve Dayanışma Derneği. Tüm Hakları Saklıdır.

        

Güneştepe Mah. Neşet Ertaş Cad. No:166/A Osmangazi / BURSA
Tel: 0224 2523848