Koşukavak Yöresi Kültür ve Dayanışma Derneği

Koşukavaklıların buluştuğu yer...

Bulgaristan Türkleri

Bulgaristan’daki Başmüftülük Krizine Stratejik Yaklaşım - Geçmişte Başmüftülük Seçimleri ve Yaşanan Süreç

Makale Dizini

Geçmişte Başmüftülük Seçimleri ve Yaşanan Süreç

Bulgaristan’daki Müslümanların, Başmüftülük de dâhil olmak üzere uluslararası hukuksal statüsünü güvence altına almış olan bir takım sözleşmeler geçmiş yıllarda bulunmaktaydı. 1909 İstanbul Protokolü ve Sözleşmesi ile 1913 yılında imzalanan Müftülüklerle ilgili Sözleşme[ii] bu alana yönelik tesis edilmiş belgeler olarak karşımıza çıkmaktadır. Söz konusu belgeler her ne kadar güncel anlamda yürürlükte olmasalar da; konuyla ilgili bir teamül oluşturmaları bakımından önemli olmaktadır.

 
 

Todor Jivkov iktidarı döneminde ülkedeki Müslümanların Başmüftüsü atanarak göreve getirilmiştir. Bu dönemde Jivkov tarafından atanan Nedim Gencev Başmüftü olarak görev yapmış, söz konusu şahıs fiilen komünist yönetimin sözcüsü olmuş ve Müslümanlar içinde ‘Truva atı’ olarak vazifesini yerine getirmiştir. Diğer bir deyişle, Gencev, Başmüftü olduğu dönemde ‘Bulgar ajanı’ olarak komünist efendilerine hizmet etmiştir. Komünist dönemde Türk ve Müslüman unsurlara yönelik asimilasyon, baskı ve zulüm politikaları izlenirken, “Bulgaristan Müslümanlarının durumu çok iyidir” şeklinde açıklamalarda bulunan Gencev,[iii] Soğuk Savaş sonrası dönemde de Bulgaristan Müslümanlarını en fazla uğraştıran isimlerden biri olmuştur.

Bulgaristan’da rejim değişikliği yaşandıktan sonra, ülkedeki Müslümanlar da dinî ibadet ve vecibelerini serbestçe yerine getirme hakkına sahip olmuşlardır. Müslümanlar, yeni dönemde Sofya Yönetimi tarafından atanacak bir müftüyü, dinî önder olarak kabul etmemişler ve kendi müftülerini seçme yoluna gitmişlerdir. Ancak, Başmüftülük seçimleri 1990’dan günümüze kadar geçen süre zarfında Bulgaristan Müslümanları için en sancılı konulardan biri olmuştur. Bu sorunun temelinde ise Bulgar devletinin oyunları bulunmaktadır.

Demokratik dönemde Bulgaristan Müslümanları Fikri Salih’i Başmüftü olarak seçerken; Sofya Yönetimi ise Nedim Gencev’i tayin etmişti. Söz konusu durum 5 yılı aşkın bir süre için devam etmiş ve 1997 yılında Müslümanlar bu ikiliğe son verme yoluna gitmişlerdir. Diğer bir deyişle, Müslümanlar, bir yandan halk nezdinde destek bulan ancak resmî kurumlarca onaylanmayan ‘seçilmiş’ bir Başmüftü ile öbür yandan halktan destek bulmasa da Sofya Yönetimince atanmış bir Başmüftü olmak üzere toplam iki Başmüftü tarafından idare edilmişlerdir. Ancak, halkın otorite olarak kabul ettiği Başmüftü, yine cemaat tarafından imamlar aracılığıyla seçilen Başmüftü olmuştur.

Bulgaristan Müslümanları 1997 yılında mevcut ‘çift başlılığa’ son vermek üzere bir Kongre gerçekleştirmişler ve kabul edilen tüzük değişikliği ile bu durum ortadan kaldırılmıştır. 1997 yılında yapılan Kongre’de Mustafa Hacı Aliş Başmüftülüğe seçilmiştir. 2000 yılına kadar görevde bulunan Mustafa Hacı Aliş döneminde, Müslümanlar, sadece ulusal kapsamda değil; uluslararası platformda da Başmüftülük seçimleri için hukuk mücadelesi vermişlerdir. Örneğin, 1994 ve 1996 yıllarında Nedim Gencev tarafından düzenlenen Kongrelerin yasal olmadığına ve Sofya Yönetimince Bulgaristan Müslümanlarının Başmüftülük makamına Gencev’in haksız bir şekilde atandığına ilişkin AİHM’e dava açılmıştır. AİHM’nin 26 Ekim 2000 tarihinde konuya ilişkin tesis etmiş olduğu kararda,[iv] Müslümanlar haklı görülmüş ve Bulgaristan’ın aleyhine hüküm verilmiştir.

2000 yılında Başmüftülük seçimlerine yeniden gidilirken; bu makama Selim Mehmed seçilmiş ve Bulgaristan Müslümanlarının Başmüftüsü olarak görevine başlamıştır. 2005 yılına kadar görevde bulunan Selim Mehmed’in ardından 2005, 2008 ve 2009 yıllarında yapılan Kongrelerde Mustafa Hacı Aliş tekrar bu göreve seçilmiştir.

AİHM’nin kararıyla ilintili olarak, Bulgaristan’da hâlihazırda yürürlükte olan Din Kanunu’na göre, ülkedeki farklı dinler kendi liderlerini seçme hak ve hürriyetine sahiptir. Bulgaristan Anayasası’nın 13/3. Maddesinde belirtilen ülkedeki geleneksel dinin Hıristiyan-Ortodoks olarak değerlendirildiği yönündeki ifadeye paralel olarak, Din Kanunu’nda da Ortodoks Kilisesi’ne geniş imtiyazlar verilirken; söz konusu imtiyazlar diğer dinlere tanınmamıştır. Söz konusu kanuna göre, Müslümanlara kendi dinî liderlerini seçme serbestliği verilmiş olsa da, fiilen bunun işlevselliğini görmek pek mümkün olmamıştır.[v] Ne var ki, Bulgaristan Türk ve Müslümanlarının sorunu, kendisine tanınan azınlık haklarının az veya çok olması değildir. Bilakis, tarihsel süreç içerisinde tanınan hakların genel anlamda yeterli olduğu söylenebilir. Mesele, azınlığın bu haklardan faydalanmasına Sofya Yönetimince ne ölçüde müsaade edildiği noktasında düğümlenmiştir.[vi] Bu çerçevede, Bulgaristan’ın kasıtlı hukuk ihlalleriyle sıkça karşılaşılmıştır.

M.K. Atatürk

"Muhacirler kaybedilmiş topraklarımızın milli hatıralarıdır."

"Balkan milletleri içtimai ve siyasi ne çehre arz ederlerse etsinler, onların Orta Asya'dan gelmiş aynı kandan,

yakın soylardan müşterek cedleri olduğunu unutmamak lazımdır."

M.K. Atatürk

Göçmen Kızıyım

Ece Naz Sönmez
''Ben Bir Göçmen Kızıyım''

Koşukavak Çamları

Ziyaretçi Sayısı

01.04.2009 tarihinden itibaren gelen ziyaretçi sayısı.
105139
BugünBugün145
DünDün649
Bu HaftaBu Hafta984
Bu AyBu Ay7643
ToplamToplam1051399
Online Ziyaretçi: 4

Copyright © 2009-2017. Koşukavak Yöresi Kültür ve Dayanışma Derneği. Tüm Hakları Saklıdır.

        

Güneştepe Mah. Neşet Ertaş Cad. No:166/A Osmangazi / BURSA
Tel: 0224 2523848